bugün

entry'ler (12)

en iyi arap ülkesi

(bkz: lübnan)
tartışmasız kendine has kültürel ve toplumsal yapısıyla lübnandır
diğer hiçbir arap ülkesine benzemediği aşikar olan, nevi şahsına münhasır bir ülkedir lübnan
kimsenin yazmamasını arap ülkelerine olan önyargıya bağlıyorum

istanbul un en güzel semti

istanbul'un her güzel semtinin kendine has, farklı ve özgün bir güzelliği olduğundan maalesef tek bir semt ismi yazamayacağım.
benim favorilerim; balat, yeşilköy, bostancı, emirgÂn, kireçburnu, etiler ve çengelköy

karaman

kültürel, coğrafi, siyasi, tarihi kısaca her açıdan bir nevi küçük konya.
zaten il olalı 30 yıl gibi uzun bir zaman geçmesine rağmen insanların zihnıine HâLâ konya/karaman olarak yer edinmiştir.
şehir uzun süre karamanoğulları'na başkentlik yapmıştır ve bu yüzden de aynen konya gibi şehirde selçuklu mimarisi baskındır, osmanlı mimarisinin pek bir izi görülmez.
eski ismi larende olan karaman'ın merkezinde konya'daki alaaddin tepesine benzer bir küçük tepe ve bu tepenin üzerinde de karaman kalesi yer almaktadır.
şehir merkezi oldukça düz olmasına karşın yakınlarında sönmüş bir volkanik dağ olan karadağ tüm heybetiyle arz-ı endam etmektedir.
konya'da ise karadağ'ın yanında oldukça sönük kalsa da küçük bir volkanik dağ olan takkeli dağı yer almaktadır.

romanya

çavuşesku, vampir hikayelerine ilham olan eflak prensi 3.vlad (namıdeğer kazıklı voyvoda), başkenti bükreşin dünyanın en büyük parlamento binalarından birine ev sahipliği yapması,
karpatlar gibi güzel sıradağlara ve transilvanya gibi büyülü bir bölgeye sahip olması, alexandra stan ve inna, ortodoks olan tek latin haklı olması ve son olarak da tabii ki de 'karpatların maradonası' hagiiiiiiiiiii

polonya

Polonya,Doğu Avrupa'da Almanya ile Belarus arasında yer alan, hem nüfus hem de yüzölçümü açısından orta büyüklüklte bir ülkedir.
Yaklaşık olarak 300 bin kilometrekarelik yüzölçüme ve 38 milyonluk bir nüfusa sahiptir.
Osmanlı döneminde Lehistan adıyla tanınan bu ülke çoğu Slav ulusunun aksine Ortodoks değil Katolik'tir.
Naziler'in en bilinen toplama kamplarından biri olan Auchswitz, bu ülke toprakları içerisinde yer almaktadır.
Polonya denince benim aklıma ise Robert Lewandowski, ünlü piyanist Chopin, kurt politikacıları Leh Walesa, 2.Viyana Kuşatması sırasında Osmanlı kuvvetlerine arkadan saldırarak tarihin akışını değiştiren dönemin Lehistan kralı Jan Sobieski gibi simalar gelmektedir.

konya yolu

Yollarında bir ömür tükettiğim, sayısız kere kullandığım Allah'ın belası yol.
Yol, yer yer hafif tümsekler barındırsa da büyük ölçüde dümdüzdür ve neredeyse yol boyunca görebileceğiniz tek manzara(!) kuru bozkırdan ibarettir.
Ayrıca konya ve ankaranın yüzölçümlerinin büyüklüğünden dolayı ilk defa katedildiğinde bile insana bir ömür kadar uzun gelebilir bu yolu bitirmek.

konya

9 sene yaşadığım ve hayatımda doğru düzgün şemsiye kullanma ihtiyacı hissetmediğim şehir.
Şehrin iklimi "kuraklık" kavramına yeni bir boyut kazandırmıştır, aldığı yağış miktarı bakımından çölden hallicedir, zaten türkiye'nin ilk çölleşen alanlarından biri Konya'nın karapınar ilçesinde bulunmaktadır.
Yağmurun yanı sıra çok kar yağışı aldığı da söylenemez, dört-beş senede bir adamakıllı kar bile yağmaz.

göynük

Bolu'nun şehir merkezine en uzak ilçesidir, şehir merkezine olan uzaklığı yaklaşık 90 kmdir.
Ayrıca yolları dar, virajlı ve gidiş-geliştir.
Buna rağmen bolu üzerinden bursa, balıkesir ve çanakkale taraflarına gidenler için birkaç saat durup gezmeye değer bir ilçedir.
Evlerin mimarisi açısından küçük safranbolu benzetmesi yapabiliriz.
ilçede aynı zamanda Fatih sultan mehmetin hocası olan akşemseddinin mezarı bulunmaktadir.
Son olarak Erpiliç'in sahibi göynüklüdür.

bolu

Batı Karadeniz'de bulunan yaklaşık 300.000 kişilik nüfusa sahip küçük bir il.
Şehir merkezinin bir cazibesi olmamakla beraber kırsalında Abant, gölcük, yedigöller, sülüklügöl, çubuk gölü, kartalkaya gibi güzel lokasyonlar bulunmaktadır.
Demografik olarak incelersek doğum oranının en düşük olduğu illerden bir tanesidir, tüm Türkiyede Bolu nüfusuna kayıtlı sadece 440.000 kişi bulunmaktadır.

ölüm

Geldi ölümlü yalan gitti, ölümsüz gerçek.
Siz hayat süren leşler, sizleri kim diriltecek.
Ölüm gerçeği daha iyi özetlenemezdi..

hülagü han

Hülagu han,13.yyın en mamur kentlerinden olan buharayı ve semerkantı yakıp yıkmış, bu iki şehirde de ilim ve bilim adına ne varsa yok eden, gücünü sadece ordusundan ve barbarlıktan alan,
geriye hiçbir kalıcı eser ve kayda değer bir kültür bırakamamış cengiz hanın torunudur.
Buhara'nın, Semerkant'ın ve Orta Asya'daki diğer mamur şehirlerin başına bu korkunç akıbet gelirken bu şehirler aynı zamanda öz be öz bir Türk devleti olan Harezmşahlar'ın elindeydi.
Dolaysıyla eline bu kadar Türk kanı bulaşmış birinin torununu sevmek hangi mantıkla izah edilebilir?
Mesele Hülagü'nün sırf Bağdat'ta Araplar'ı öldürdüğü için sevilmesiyse bu Hülagu aşıkları Kösedağ Savaşı'ndan sonra Moğolların ve Hülagü gibi ifritlerin soyununun Anadolu'nun Türk tebaasına yaşattığı zulmü nasıl aklayabilecekler merak ediyorum.
Eğer bu Hülagu canisini savunanlar milliyetçilik davalarında ciddi olsaydı bu caniyi değil, canını dişine takarak 12 yıl kendisinden her açıdan üstün Moğol ordularına kök söktüren Celaleddin Harezmşah'ı savunurlardı.
Ancak maalesef bu Hülagu'ya sempati besleyecek kadar mankurtlaşmış zihniyetin Celaleddin Harezmşah'ın kim olduğu hakkında, Moğollar'a karşı neyin mücadelesini verdiği hakkında en ufak bir fikri yoktur.
Bir Moğol olan ve her gittiği yerde Türk kanı dökmeye doymamış Cengiz Han ve soyuna en ufak muhabbet besleyenler ya cahildir ya da kötü niyetlidir.

ölüm

Bu dünyada adaletli olan tek şey herkesin bir gün ölecek olması.
Ölüm o yüzden hep sempatik gelmiştir bana ürkütücü değil.